Bakış Açısı
Genç kardeşlerimiz başta olmak üzere eşimiz dostumuz bizi arayıp, ''Çözüm Süreci'' hakkında sen ne düşünüyorsun abi? Bu konu hakkında sen ne diyorsun? Şeklinde sorular sorup, düşüncemizi merak ediyorlar. Cevabımı vermeden önce, özellikle ''Genç'' kardeşlerimin satırlarımı dikkatli okumalarını tavsiye ediyorum.
Şenol Şen olarak, ''Devlete ve Millete, eline silah alıp kafa tutan her kim olursa olsun, son ferdi geberene kadar temizlik yapılmalı, elinde ki silahı bırakıp adalete teslim olanların ise icabına yargı bakmalı!'' derim. Bu, hiçbir sorumluluğu olmayan, 30 yıldır süren mücadelede ailesinden şehit vermeyen, terör hadiselerinde canı yanmayan kısaca bekâra karı boşamak kolay anlayışı içinde, oturduğu yerden fikir yürütüp, durumu bu bakış açısından değerlendiren bir bireyin görüşleridir.
Ama 75 milyonu yönetenler, kaderine yön verenler, Devletin ve Milletin bekası için plan yapan sorumluluk sahipleri hiçbir zaman avam gibi düşünmezler, düşünemezler!
Siz değerli gençlere, Ülkemizde ''Bakış Açısı'' adıyla yayınlanan, Pete Trayis tarafından yönetilen 2008 yapımı filmi izlemenizi tavsiye ederim. Filmin kısaca konusu, Amerikan Başkanına düzenlenen suikast girişimini araştıran iki gizli servis ajanının, beş farklı tanık ve beş farklı hikâye ile işi çözme girişimi anlatılır.
Bu konu başta olmak üzere, doğal olarak bütün gündem maddelerine farklı bakış açılarından yaklaşılıp değerlendirmeler yapılabilir. Zaten yapılıyor da.
Ama benim sizlere tavsiyem, Ülke içi başta olmak üzere Dünya gündemini kısır tartışmaların etkisinde kalmadan, çemberin dışına çıkarak değerlendirme yapmanızdır! 97 yılına kadar bende inandığım ideoloji penceresinden olaylara bakar, inatla ve ısrarla tartışmalara katılırdım. Benim Bakış açımı üç şey değiştirdi. Birincisi, Bir siyasi büyüğümüzün dost meclisinde ağzından kaçırdığı, ''Siyaset, adam kullanma sanatıdır!'' sözü. İkincisi, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'na, Kıbrıs'ta yapılan suikast girişimi ve Üçüncüsü ise İkiz Kulelere yapılan saldırılar.
Muhtelif yazılarımda belirttim. Devletlerin ve Milletlerin kaderleri Tesadüflere bırakılmaz. Sizlere çok basit bir örnek vermek isterim.
Yıl 2002. Genel Seçimler. Bir tarafta 1.90 lık hitabeti kuvvetli, Ülkenin laik yapısı düşünüldüğünde, Rejime göre uçta bir adam ve aday. Diğer tarafta ise 80 yaşına merdiven dayamış, yaşlı bir insan. Ülkede iki tane ağır Ekonomik kriz çıkartılmış ve arifesinde seçim. Sonuç 1.90 lık adam seçimi kazanır.
Yıl 2008. ABD Başkanlık seçimleri. Bir tarafta 1.90 lık hitabeti kuvvetli, Ülkenin Anglo Sakson yapısı düşünüldüğünde, rejime göre uçta zenci bir adam ve aday. Diğer tarafta ise 80 yaşına merdiven dayamış, Vietnam gazisi yaşlı bir insan. Ülkede tarihinin en ağır ekonomik krizi çıkartılmış ve arifesinde seçim. Sonuç, 1.90 lık adam seçimi kazanır.
Verdiğim örnekte ki gibi hiçbir şey tesadüf değildir. 11 Eylül sonrası Dünya'da kartlar yeniden karılmıştır. Roller dağıtılmıştır. Oyun kurucuların en başında ki ABD için o zaman Rusya ve İran mücadele edilmesi gereken güçlerken, bugün hedef Asya- Pasifik olmuştur. Bizim coğrafyamızda partner İngiltere iken, bugün hinterlandı geniş Türkiye olmuştur. Bu zorlu görev yolculuğunda, ekonomisi ve ordusu güçlü, nüfusu genç bir Türkiye'nin içeride hiçbir sorunu olmaması gerekir. O yüzdendir ki, 2010 yılında dost meclislerinde ''2013 yılında terör bitecek!'' demiş birisi olarak, sözlerime şahit olanların bugün bana ''Nereden biliyordun?'' şeklinde ki şüpheci soruları, onların zannettiği gibi derin bağlantılarımın olduğu anlamına gelmiyor! Aynı 2001 yılında ''Bağırsak Temizleme Operasyonu!'' başlıklı yazımda, ülkede başlayacak olan, dokunulamazlara karşı yapılacak temizlik harekâtını bildiğim gibi kehanette gerekmiyor.
Bütün bu olanları anlayabilmek için, ABD, AVRUPA, RUSYA, ÇİN ve TÜRKİYE'Yİ, bu ülkelerde yaşanan değişimlerle birlikte politikalarını iyi takip etmek, Özellikle ''Rothschild'' ailesini (bknz. ''Rothschild Para İmparatorluğu, Derin Yahudi Devleti-George Amstrong 1944''), 2 bin yıllık Türk Derin Teşkilatını, Bu teşkilatın yetiştirdiklerini, Dünya'yı yönetenlerin başta Kan olmak üzere her türlü bağ ve bağlantısını ve en önemlisi de sizlerden bakmanızı ısrarla istediklere yere değil de, bakmamanız gereken yere baktığınızda sonuca kolay ulaşabileceğinizi umuyorum.
Son söz, Rol alanlar değil, rolü verenler önemlidir. 100 yıl önce, birilerine zamanı geldiğinde kullanmak üzere lazım olan ve derin dondurucuda saklanan, 30 yıl önce çıkartılıp günümüze kadar kullandıkları bu sorun, 21 Mart itibariyle ''Kuran bitirir'' ilkesinden yola çıkarak, kurucusuna bitirttirilmiştir! Yeni bir plan ve senaryoya kadar şimdilik Türkiye'nin önü açıktır. Benim bakış açımdan durumun özeti budur. Herkesin bakış açısına da saygı duyduğumu da ayrıca ifade etmek isterim.