Yerel seçimlere 3 haftadan az bir zaman kala siyasi partiler ve adayları seçim kamapanyalarına son sürat devam ediyorlar. İrili ufaklı tüm partiler ve adayları yurdun dört bir yanında düzenledikleri mitingler ile halkın karşısına çıkıyorlar.
Benim izlenimlerime göre kutuplaşmanın bir kez daha hat seviyeye ulaştığı bu seçimlerde, ülkemizin büyük bir bölümünde seçimler yine iki parti etrafında geçecek gibi görünüyor. Bu kutuplaşma siyasetinin kaymağını AK Parti ve CHP yemektedir. Diğerlerini ise siyaset sahnesinden silme noktasına getirmiştir. Bu düzenin devam edip etmeyeceğinin dönüm noktasıda 29 Mart yerel seçimleri olacaktır.
İşte bu sebepten olsa gerek sayın Baykal bu durumdan(kutuplaşmadan) çok memnun olmalı ki mitinglerini genel seçim havasında yapıyor ve genel seçim havasında konuşuyor. Proje ve adaylardan ziyade CHP 'nin yeni açılımlarını halka anlatıyor, bol bol yolsuzluk iddiasıyla ve hükümetin icraatleriyle AK Partiye, konuşmaları ve üslubu ile de Başbakan Tayyip Erdoğan'a yükleniyor.
Kutuplaşmanın sayın Baykal'a neler kazandıracağını yada kaybettireceğini 30 Mart sabahı göreceğiz. Ancak bu kutuplaşma politikasının Deniz Baykal ve partisine çok şeyler kazandırdığı ortada... Türkiye'de sol oyların toplamının %30-35 arası olduğunu varsaydığımızda ve şuan da bu oyların büyük bölümünü CHP alıyorsa ve DSP yok olma noktasına geldiyse, bunların hepsi kutuplaşmanın CHP adına yazdırdığı artı puanlardır.
Bu kutuplaşmanın tek galibi tabi ki CHP değil... AK Partide bu pastadan en büyük payı alıyor. Belki kutuplaşma politikası yapılmasa iktidar partisi şuan ki oy oranın 8-10 puan altında olurdu. Sayın Baykal'ın ısrarlı sizinkiler-bizimkiler benzetmesi ve devamında ki Cumhuriyet mitingleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 dayatması AK Partinin ekmeğine yağ sürmüş ve 2007 genel seçimlerde AK Partinin oy oranına %47 lere ulaşmıştır, merkez sağdaki ANAP ve DP(DYP) ise bitmiştir. Olaya bu yöndem baktığımızda ise CHP kaybetmiştir ve Merkez sağı yok ederek ortalığı tek başına AK Partiye bırakmış, iktidarı altıntepsi ile Sayın Erdoğan'a vermiştir.
CHP ve Sayın Baykal olmasa kutuplaşma olmaz, kutuplaşma olmayıncada AK Parti ve Erdoğan bu güce sahip olamazdı.
Bu kutuplaşmadan zarar gören partiler DSP, DP ve ANAP ile sınırlı değildir. GP, SP ve BBP de kutuplaşmadan dolayı erimişlerdir. Kutuplaşma MHP 'yi ise teğet geçmiş ve zorunlu olarak merkez sağa çekmişsede, MHP kendisene hala tam bir pozisyon alabilmiş değildir.
İşte bu bağlamda kutuplaşma ile devam eden 29 Mart 2009 yerel seçim kampanyalarındaki yarış, özellikle AK Parti ve CHP arasında devam ederken, MHP ve SP ise bizde varız diyorlar.
Özellikle ilimiz İstanbul'da AK Parti ve CHP arasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. AK Parti 94 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürüvenini, halkın ona karşı olan sevgisiyle bir dönem daha kazanma peşinde... Kim ne derse desin Başbakan Erdoğan her kesim tarafından sevilen ve oy alabilen bir liderdir. Halkın Başbakana olan bu sevgisi ile AK Partili Belediye Başkan Adayları seçimlere bir adım önde başlıyorlar.
CHP ise Kemal Kılıçdaroğlu ile yakaladığı rüzgarı seçimlere kadar devam ettirip, sağ seçmenlerden gelecek oylarlada Büyükşehir Belediyesini kazanmak istiyor. Kılıçdaroğlunu bu kadar halkın gözünde sempatik kılan ise dürüstlük abidesi olması... Açtığı yolsuzluk dosyaları, sağ seçmene yönelik açılımlar ve Doğan medyasının desteğiyle İstanbul'daki sol seçmeni etrafında toplamayı başardı.
Bana bu kampanyada yanlış gelen davranış ise; tek doğru Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP, geriye kalan herkes ise hırsız izlenimi veriliyor olması ve kendi partisindeki yolsuzlukları ise görmezden gelmesi...
Bir insanın başkasına bu şekilde itham edebilmesi için önce kendi kapısının önünü süpürmesi gerekiyor.
Birde konunun yazılı ve görsel basın tarafı var. Onlarda bu kutuplaşmadan kendilerine vazife çıkararak, kendilerine ayrılan rolü hala oynamaya devam ediyorlar. Özellikle Doğan Grubuna bağlı bazı medya kuruluşlar açıktan CHP taraftarlığı yaparken, sağ kimlikleriyle tanınan bazı yayın kuruluşları ise bazen açık bazende dolaylı yollarla da olsa AK parti eksenli yayın yapıyorlar.
Kim hangi tarafta ise kendi tarafında olanın hatasını görmüyor, karşı tarafı ise doğruluğunu araştırmadan, yalan yanlış haberlerle de olsa yerden yere vuruyor. Bu mudur basın ahlakı? Malesef ülkemizde ki bağımsız medya kuruluşu sayısı çok azdır. Hal böyle oluncada halkın doğru ve güvenilir haber alması çok zor oluyor ve insanlar kime ve neye inanacağını bilemiyor. İstemiyerek te olsa kendilerini kutuplaşmanın içinde buluyorlar ve kendilerine yakın olan tarafın yanında yer alıyorlar.
Eğer siz hala bir tarafta yer almadıysanız ve kutuplaşmış medyanın her iki tarafınıda ön yargısız
bir şekilde okuyup, kendi doğrularınızı bulabiliyosanız ve kendi doğrularınıza oy veriyorsanız, sizi kutlarım. Ülkemizin sizin gibi insanlara her zaman ihtiyacı var. Çünkü Siz doğrunun tarafındasınız.