Üniversitede öğrenciyken, arkadaşlarımla kalmakta olduğumuz evin yakınındaki bir caminin imamı yaz mevsimi olduğu için, çocuklara Kur'an kursu veriyordu. Hocamız, genç bir üniversiteli olarak çocuklarla iyi anlaşacağımı düşünerek beni de yardımcı olmam için davet etmişti. Ben de saygı duyduğumuz bu insanın ricasını kırmadım. O ders verirken ben de çocuklarla ilgileniyor, sakin bir şekilde oturmalarını ve derslerini tekrar etmelerini sağlıyordum. Derken bir gün, bu saygı duyduğum zat-ı muhterem, sanıyorum 7 yaşlarındaki bir çocuğa, boy abdestinin farzlarını bilemediği için sağlam bir tokat aşk etti! Size şöyle diyeyim: O tokadı bana, beklemediğim bir anda ve ayaktayken vursaydı, sendeler ve belki de yere yıkılırdım! Zavallı çocuk, birisi kızarmış olan yanağından ve diğeri de kırılmış olan kalbinden gelen iki acı içersinde orada öylece kalakaldı ve ağlamayı bile akıl edemedi. Onun o acı şaşkınlığını bugün gibi hatırlıyorum!
Bir genç olarak yaşlı bir imama nasihat eder gibi olmamak için, onu ikaz edemedim. Bunun yerine, dersten sonra, bu hocamızın evine gittim ve oğluna durumu anlattım. Zavallı delikanlı: ''Kardeşim ne yapayım? Babamı bir kaç kere uyardım! Ama beni dinlemiyor!'' dedi.
Daha sonra, bir mazeret uydurarak, tokat cömerdi olan bu zat-ı muhtereme yardımcılık yapmayı bıraktım. Her gün en az bir çocuğun ve anca 5-10 yıl sonra ihtiyaç duyacağı şeyleri bilmediği için sağlam bir tokat yemesine katlanacak hâlim yoktu!
Bu olaydan sonra camilere veya imamlara küsmüş değilim, ama tokat yemiş olan çocukların ciddî bir şok yaşamış olduklarından eminim!
Yıllar sonra bu olayı iki yerde hatırladım: Birincisi sebep Can Dündar'ın ''Mustafa'' adlı filminde Atatürk'ün çocukluğunda bir hocadan tokat yemesiyle: ''Bunun bedelini ödeyeceksiniz!'' dediğini öğrendiğim zaman. İkincisi Mihrimah Sultan Camii imamı olan Saygıdeğer Ahmet Alvuroğlu Beyefendinin Kuran derslerinden sonra, çocuklara farklı yerlerde yemek veya tatlı gibi şeyler ikram ettiğini öğrendiğim zaman. Bunu esnafla anlaşarak ve onların desteğiyle yapıyormuş! Bunun bir takım anlayışı olduğundan ve camiinin diğer görevlilerinin de aynı hassasiyeti taşıdıklarından eminim!
Ayrıca duyduğuma göre bu camide teravih çıkışlarında çocuklara oyuncak hediye edilmiş!
Şimdi sizlere bir soru sorayım: İslam'ın gerçek ruhunu benim yazınımın başında sözün etmiş olduğum ve tokat atmayı yöntem olarak kullanan hoca yansıtıyor da, Ahmet Hoca reform mu yapıyor? Elbette hayır, doğru olan zaten Ahmet Hocanın yaptığıdır. Yani İslam'ın ruhu budur. İstanbul gibi yerde bir çocuğun veya gencin gideceği yer çoktur; seçenekleri sınırsızdır. Tokat olan veya aşağılanma olan bir yere gider mi? Başka gidecek hiçbir yeri olmasa da 7 yaşındaki çocuğa boy abdestinin farzlarını bilmiyor diye tokat atılır mı?
Ben camilerimizde ezici bir çoğunlukla, Ahmet Hoca gibi imamların ve müezzinlerin görev aldığını düşünüyorum veya buna inanmak istiyorum. Bu muhterem hocamız, doğrusunu yapıyor; güzelini yapıyor ve tekrar ediyorum burada çocuklara fazladan lütfedilen veya İslam'ın ruhunda olmayan bir ekleme veya reform da yoktur. Yani zaten çocuklara böyle davranılır ve islam'ın ruhu da budur. Bununla birlikte zaten olması gerekeni uygulamaktan uzak kişileri görünce, olması gerektiği gibi davranan kişileri de anmak ve onlara teşekkür etmek gerekir diye düşünüyorum.
Yazımda söz geçen her iki imam da çocuklar ve İslam Dini arasında duygusal bağ kurmaktadırlar. Ama birinci örnekteki duygusal bağ negatif ve neredeyse travmatiktir! İkinci duygusal ise olumlu ve iyileştiricidir. İkisinin ortak yanlarıysa, ikisinin de sonsuza varabilecek etkiler meydana getirme ihtimalleridir.
İngilizce dersi verdiğim kişilerden bu tür şeyler duyarım. Zamanında İngilizce öğretmeninden dayak yediği için İngilizce öğrenmeye karşı soğuk duran kişiler vardır. Gerçi ben herkese buna bir son vermelerini tavsiye ederim. Çünkü evet İngilizce hocanız veya camideki hoca hata yapmıştır, ama bu kötü tavrın nesnesi olan kişi de onlara kızıp-kendi geleceğiyle oynamamalıdır! Yoksa ben de bir İngilizce öğretmenimizin ödevini yapmadığı için bir çocuğa kroşe attığını hatırlıyorum! Hocamızın adını da hatırlıyorum, ama yazmaya gerek yok! Aklınıza bir şey gelmesin! O öğrenci ben değildim!
Çocukların ruhundaki her dalgalanma, sonsuza uzar-gider... Sanıyorum Ahmet Hoca bunu çok iyi bilenlerden...
Savaş ŞENEL
İngilizce Öğretmeni & İletişim Danışmanı
Duyuru: ''Yeniden Genç Olsaydım, Neleri Farklı Yapardım?'' veya ''Latif-Ergonomik ve Sohbeti Çekici Bir İnsan Olmak'' adlı seminerlerimle ilgili olarak beni davet etmek istediğiniz takdirde, talebinizi aşağıda verilmiş olan her iki email adresine birden göndermenizi tavsiye ediyorum.
[email protected] ve [email protected]