Doğrularımızdan kuşku duymak
Hepimiz bazen doğrularımızdan kuşku duyarız. Mesela çevrenizdeki çoğu insanın yanlış şeyler yaptığını görebilirsiniz veya bir hatayı farklı zamanlarda farklı kişilerin yaptığına tanık olup, aynı hatayı yapmak için kendinizi de izin vermek isteyebilirsiniz. Bununla birlikte, o insanların o hatayı yapmalarının sebebinin ciddî bir karar değil, bırakamadıkları ve fakat aslında çok da memnun olmadıkları bir alışkanlık olduğunun farkında olursanız, gerçekte mantıklı olanın sizin kararınız olduğunu anlarsınız.
Sözgelimi kaç insan sigara kullanmaya aklı başında bir kararla başlar? Sizce kitaplar, dergiler, karıştırıp veya bir doktorla konuşup, ardından sigara kullanmaya başlamış olan kaç kişi vardır? Böyle bir şey mümkün müdür? Dolayısıyla sigaranın zararlarına karşı ciddî bir farkındalık taşıdığı için sigara kullanmaktan kaçınan birisinin bu kararı, bu uyuşturucuyu alan binlerce insanın kararından üstün ve önemlidir.
Diktatör şoför!
Bir keresinde bir minibüs şoförü ters bir yola girmişti. Ben de o anda gideceğim yerle ilgili olarak düşündüğüm için dalgındım. Yolculardan birisi sürücüyü uyarmaya kalkınca, sürücümüz şu cevabı verdi: ''Senden başka sesi çıkan yok, amca!'' Ben bunu duyunca şoföre hitaben: ''Bak benim de sesim çıkıyor, iki kişi olduk; şimdi ne yapacaksın?'' dedim. Ardından da: ''''Birisi size eviniz yanıyor; yetişin'' dese, itfaiyeye haber vermek için, ikinci bir kişinin de aynı şeyi söylemesini mi beklerdiniz?'' diye ekledim. Bunun üzerine şoför gitmesi gereken yola saptı. Sizce sesi çıkmayan yolcuların sayısı fazla diye, bizim de susmamız mantıklı olur muydu? Onların sessizliği bilinçli bir ittifak sayılır mıydı? O kadar insanın sessiz kalışını mı esas almalıydım; yoksa ters yolda olduğumuz için karşımızdan hızla gelen diğer taşıtları mı hesaba katmalıydım? Kaldı ki bütün yolcular, sürücüyü destekleselerdi ben o arabadan inerdim. Çünkü biz ters yola girmiştik ve yanlış bir konuda ittifak edilmiş olması, benim bir kaza anında yaralanmayacağımı garanti etmeyecekti!
Yanlış her zaman yanlıştır!
Yanlış olduğu açık olan bir şeyi kaç kişinin yaptığı önemli değildir. Mesela kaç kişinin kumar oynama alışkanlı olduğu kumar oynamanın doğru olup-olmadığı konusunda ölçü değildir; doğrunun veya yanlışın ne olduğuna katılımcı sayısıyla karar veremeyiz. Bir zamanlar sigara şirketlerinin yöneticileri bir araya gelip sigaranın zararlı olmadığına dair ortak bir bildiri yayınlamışlardı. Hepsi de utanılacak bir şekilde tarihe geçtiler; Bu kelli felli ve ruhları satılmış insanların yanlış bir karara imza atmış olmaları, sigaranın zararlı bir uyuşturucu olduğu gerçeğini değiştirmedi.
Bir yerde kalabalık mı gördünüz? Bu kalabalık sizi değerlerinize karşı kuşkuya mı düşürüyor? Onların hayat tarzlarının bir karara mı yoksa göz ardı etmeye mi dayandığını anlayın. Göz ardı etmek de bir karardır; ama bilinçli bir karar değildir. Peşine düşülmez; ancak eleştirilir.
Çok sayıda insanın doğruda birleşmesi mümkün değil midir? Elbette mümkündür. Çok sayıda ve bilinçle bir doğruyu savunan insanlar, hem nicelik hem de nitelik olarak güçlüdürler. Benim vurgulamak istediğim şey, yanlış bir hayat tarzı sürdüren kişilerin hem haklı sebepleri yoktur, hem de aralarında ittifak yoktur. Sebepleri hayalidir ve maliyeti yüksektir. Sözgelimi rahatlattığını öne sürerek alkol kullanan birisi, alkolün sebep olduğu bir hastalığa yakalandığında, ruh ve beden rahatlığını bütün bütün kaybedebilir.
Tercihlerimizi belirleyen şey nedir?
Bir öğrencimle hayattaki doğrular üzerine konuşuyorduk. Ben ona yanlış hayat tarzlarına odaklanmamasını ve dikkatini dağıtmamasını söyledim. Kendisi sağlık konularında hassastır. Ona dedim ki: ''İstanbul'da fast food yiyen milyonlarca kişi var; ama sen fast food yemiyorsun ve anladığım kadarıyla bir gün bile: ''Bu kadar insan fast food yiyor; ben neden yememekte ısrar ediyorum?'' demedin. Ahlaki ilkeler de böyledir. Birçok insan bazen ve bazı ahlaki ilkeleri çiğniyor olabilir; ama sen nasıl çoğunluğa uyup fast food tüketmiyorsan, seni sen yapan ilkeler konusunda da çoğunluğu temel almamalısın; ayrıca onların tavırları üzerinde düşünülmüş kararlar değildirler; göz ardı etme alışkanlığının sonucudurlar.''
On kişinin üzerinde düşünerek, müzakere ederek ve araştırarak almış oldukları bir karar, binlerce insanın kendilerini bilinçsizce bıraktıkları bir davranıştan üstündür ve dikkate alınacak olan şey bilinçli kararlardır.
Kararlarınız doğruysa, sözgelimi arkadaşlarınız anlamsız şeyler seyrederken siz yabancı bir dil öğreniyorsanız, hemen bir at gözlüğü takın ve sadece gitmek istediğinizi yere bakın derim! Nereye gittiğinizi biliyorsanız, at gözlüğü takmak aslında çok da yararlı olabilir!
Savaş ŞENEL
İngilizce Öğretmeni & İletişim Danışmanı
Duyuru: ''Yeniden Genç Olsaydım, Neleri Farklı Yapardım?'' veya ''Latif-Ergonomik ve Sohbeti Çekici Bir İnsan Olmak'' adlı seminerlerimle ilgili olarak beni davet etmek istediğiniz takdirde, talebinizi aşağıda verilmiş olan her iki email adresine birden göndermenizi tavsiye ediyorum.
[email protected] ve [email protected]