Herkesin Birandı
Kendisini tanımam etmem, 32. günü soluksuz izleyenlerden de değilim. Haber bültenlerini izleyip içini karartan adamlardan da hiç olmadım. Fakat Birand öldü haberini aldığımda sanki bir yakınım öldü haberini almışım gibi ufak bir şok geçirdim.
Bu gerçek bir haber mi?
Gerçek haber cevabını aldıktan sonra ilk haber kaynağım twitter'a koştum. Twitlerin arasında bir anda Mehmet Ali Birand'ın hesabından atılan twiti görünce dedim her halde twitter dingilleri bu sefer de Birandı öldürdü. Keşke öyle olsaydı...
Ben Umur Birand, babam halen yogun bakimda. İyilesmesi icin dua ediyoruz. Gosterdiginiz sicak ilgi icin cok tesekkurler.
Twiti okuduktan sonra hasta olan adımı twitterın mı öldürdüğünü yoksa öldüğünü duyurmamaya mı çalıştıklarını net birbirinden ayırt edemesem de üzerimdeki ufak şoku hala hissediyordum. Ama neden?
Aradan geçen bir kaç saatin ardından milletvekillerinin twitter hesabından baş sağlığı mesajlarını okuyunca tamam dedim herkesi bekleyen nihaî son Birand'a da ulaştı.
''Kör ölür badem gözlü olur'' mantığı çok içime oturmayan bir mantık. Kör ölünce de kördür, kel ölünce de kel...
Bu mantıkla Birand'ı bir an gözümün önünden geçirdim. Acaba kötü mü hatırlıyorum iyi mi hatırlıyorum? Kötü hatırlıyorsam hiç acımadan çakacağım twitleri öbür tarafa yazılı kayıt bırakmak için...
Fakat ne hikmettir bilinmez aklıma kötü şeyler hiç gelmiyor.
Birand deyince aklıma gazetecilik geliyor. Kötü haber deyince Uğur Dündar! Bu akış silsilesinde ne zaman Birand'ı düşünecek olsam kendimi uğur dündara söverken buluyorum. Kendimi Birand'a odakladığımda ise karşımda güler yüzlü kafasını sağa doğru 15 derecelik bir açıyla eğmiş şirin bir adam çıkıyor.
Kalpleri birbirine ısındıran Allah'tır.
Belki de hayatımın hiç bir evresinde diyaloğunu yapmadığım, hiç bir sohbet ortamımın konusu olmayan bu adama kalbimi ısındıran, onu güzel hatırlamamı sağlayan da Rabbimizdir.
Bana böyle olduysa bir çok kişiye de böyle olmuştur diye düşünüyorum.
Tüm bunların yanı sıra Kılıçdaroğlu'na inşaAllah kazanacağız dediğini ve bunu derken bile şirinliğini koruyan o ifadeyi unutamıyorum. Kızmıyorum. Sadece gülümsüyorum.
Öldükten sonra bizi de güler yüzümüzle hatırlamaları dileğiyle...