10-15 gün kadar önceydi, akşam eve gidiyordum. Sokağın başında bekleyen iki tane delikanlı anket yapmak istediklerini söylediler. Hava soğuk ve yağmurlu, elimde poşetler, evdekiler de yemeğe bekliyor. Fazla uzun sürmemesi şartıyla kabul ettim. Güncel siyasetle ilgili sorular sordular, ben de bildiğim kadarıyla cevapladım. Bir yerden sonra ''abi tamam, bundan sonrası fuzuli sorular. Ben kendim de doldururum'' deyince merak ettim ve bir tanesini okumasını söyledim. Soru şuydu: Sizce insanın hayatta hedefi ne olmalıdır? Şıklar, para, mutluluk, huzur, kariyer...
Yüzlerine baktım ve ''daha önce sorduğunuz kişilerden kaçı şu para kazanmak alternatifini işaretledi?'' diye sordum. ''Çok az'' diye cevap verdiler. Acı acı gülümsedim. Buraya döneceğiz, şimdi Yeni Şafak yazarı Süleyman Seyfi Öğün'ün 8 Eylül 2014'te yayınlanan ''Demokrasi...'' başlıklı yazısına bir göz atalım:
''Türkiye, 10.000 Amerikan Doları'na ulaşan bir kişi başına ulusal gelir düzeyine ulaştığı için, devlet ulus tecrübesinin doğurduğu sorunlarla yüzleşebildi ve bu sorunların ulus-devlet temelindeki çözümü için adım atabilir hale geldi. Değilse olmazdı.''
Yazının biraz sonraki bir bölümünde şöyle devam ediyor: ''Elbette, Türkiye demokrasisi konusunda, özellikle de kalkınmanın sosyal mâliyetleri ya da birey hak ve özgürlükleri noktasında dile getirdikleri şikâyetler üstü örtülecek hususlar değildir. Ama bu konuda veri aldıkları demokrasi standartları, kişi başına millî geliri 25.000-35.000 Amerikan Doları aralığındaki toplumların standartlarıdır.''
Yani sözün özü, Türkiye'nin eskiye göre daha fazla parası olduğu için sorunları çözüm yoluna girdi. Tam olarak çözülmesi ve batı standartlarında müreffeh bir ülke olması için kişi başı milli gelirinin de bugünkünden daha yüksek bir düzeye çıkması lazımdır.
Bu gerçeği bizim toplum anlayabilmiş değildir, çünkü gerek eğitim sistemimiz gerekse geleneksel yetiştirilme tarzımız bize para kazanmanın, hele çok para kazanmanın neredeyse ayıp ve günah bir şey olduğunu feci surette dayatmıştır. Bizim anketçi çocukların verdiği bilgi de bu tezi desteklemektedir sanırım.
Şimdi insanlar para kazanmayı hedeflemezse nasıl olacak da ülkenin toplam geliri artacak ve sorunlar çözülecek? Sorunların çözülmesi insanlara mutluluk ve huzur getirmiyor mu?
O anketçi çocuklara dedim ki: ''Bakın. Kariyer, mutluluk, başarı şu, bu. Bunların hiçbiri parasız olmaz. Helal ve meşru yollardan olduktan sonra para kazanmaya çalışmak ayıp ya da günah bir şey değildir. Çok para kazanmayı istemek, bunun için çaba sarf etmek hiç değildir. Biz nesiller boyu kandırıldık, siz sakın kanmayın.''