Ebru sanatının en önemli sanatçılarından Mustafa Düzgünman'ın anısını yaşatmak için Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde Düzgünman'ın Mirası başlıklı bir sergi açıldı. Sergide, altı kuşak sanatçının 84 eseri yer alıyor.
Ebru; günümüze kadar varlığını devam ettirmiş klasik sanatların en gözdelerinden biri. Bir teknenin içerisine doldurulan ve kitre benzeri maddelerle yoğunlaştırılmış suyun üzerine toprak boyaların serpilmesi ve bu boyaların özel fırçalarla şekillendirilmesi neticesinden elde edilen görüntünün, kağıda aktarılmasıyla oluşturuluyor. İstenen görüntü önce teknedeki yoğunlaştırılmış sıvı üzerinde oluşturuluyor, sonra da kağıt bu sıvının üzerine kapatılarak resmin kağıda geçmesi sağlanıyor. Klasik Türk Sanatları Vakfı'nın, Ümraniye Belediyesi'nin desteğiyle gerçekleştirdiği sergi ''8 Sergi 8 Seminer'' serisinin beşincisi olarak hayata geçiriliyor. İstanbul Üsküdar'daki kültür merkezindeki sergide altı ebru sanatçısının 84 eseri sergileniyor. Bu serginin önemli bir özelliği Ebru sanatı açısından bir ilki başarması. Sergide altı kuşak ebru sanatçısının eserleri birlikte sergileniyor. Altı kuşak sanatçının eserlerinin bir arada yer alması bakımından sergi dünya tarihinde bir ilki oluşturuyor. Klasik sanatlar açısından 'kuşak', halka anlamına geliyor. Buna göre bu sanatın bir ustasından ders alan kişi ve kişiler bir sonraki halkayı yani kuşağı oluşturuyor. Onların öğrenci ya da öğrencileri de bir sonraki, yani üçüncü halkayı.
BİR VEFA GÖSTERGESİ
Serginin açılış nedenlerinden biri de Cumhuriyet tarihinin önemli ebru ustalarından Mustafa Düzgünman'ın hatırasını yaşatmak. Sergiye katılan sanatçılar onun öğrencisi olan Fuat Başar'la başlayan zinciri izliyorlar. Kendisiyle görüştüğümüz Başar'a bu sergi fikrinin nasıl doğduğunu soruyoruz. Başar ''Bu sergi Mustafa Düzgünman'a duyduğumuz vefanın bir göstergesi olarak onun hatırasını yaşatmak amacıyla düzenlendi'' diyor. Sanatçı Başar Ebru'nun giderek daha çok ilgi çeken bir sanat dalı olmasına da vurgu yapıyor: ''1990'lı yıllardan önce ebru sadece özel merakı olanlar tarafından bilinen ve icra edilen bir sanattı. Son 15 yılda bu durum değişti ve sanatımız yaygınlaştı. Sergiler, televizyon dizileri, hatta ebruya kendine mahsus bir yer ayıran sinema filmleri sayesinde ebru daha çok insanın ilgisini çeker hale geldi.'' İşin maddi boyutunun önemsizliğini de vurgulayan Başar ''Ebru sanatından elde edilecek gelir insanı ne öldürür ne de güldürür. Ebru, kazanç kapısı olarak görülmeksizin öğrenilir ve icra edilir. Ebruyla uğraşan insan hem ruhunu dinlendirir hem de ebru teknesinin başında sevgisini yaşatır'' diyor.
EBRUNUN TAKLİDİ OLMAZ
''Bütün sanatların taklidi olabilir ama ebru sanatının olmaz'' diyen Başar, ebrunun insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekiyor: ''Ebruyla uğraşan insan her an yeni tecellilere maruz kalır. Ebru insanı ruhsal sıkıntılardan kurtarıp çıkarır, arındırır.'' Buna örnek olarak özürlülerle birlikte yaptıkları çalışmaları gösteriyor. Özellikle kavrama ve hafıza sorunları olan öğrencilerle yaptıkları çalışmalarda olumlu gelişmeler gözlemlenmiş. Başar, bunun bir proje halinde yaygınlaştırılacağının da müjdesini veriyor: ''Avrupa Birliği'nin proje desteğiyle bazı hastanelerde pilot uygulamalar başlattık. Ebru sanatı belli başlı hastalıkların tedavisine destek amacıyla kullanılacak. Zaman içerisinde hapishaneler için de benzer projeler gündeme getirmeye hazırlanıyoruz.''
SERGİYE KATILAN SANATÇILAR
Mustafa Düzgünman (13 eser) Fuat Başar (15 eser) Tülay Taslacıoğlu (14 eser) Yılmaz Eneş (15 eser) Mahmut Peşteli (12 eser) Tuba Balcıoğlu (15 eser)
Sabah