İşte bu Tepkilerden biri de Türk Büro Sen Basın Merkezi tarafından yapıldı. İşte O açıklama: ''Sendikalar diğer adı ile Sivil Toplum Örgütleridir. Sivil Toplum örgütü demek ''bağımsız örgüt.'' Demektir. Hiçbir siyasi otoriteden veya güç odağından Destek yada talimat almayan örgütlerdir. Sivil Toplum örgütleri öncelikle üyelerine karşı sorumludurlar. Varlıklarının temeli de budur. Ayrıca mensuplarının haklarını geliştirmek ve hak kayıplarını önlemek için mücadele verirler.
Eğer bir Sivil Toplum Örgütü veya sendika yönetimi, başkalarından talimat alıyor ve başkalarının emri altına girmiş ise; bu tür yapılara Sivil Toplum Örgütü denilemez ''yandaş örgüt'' denir. Bu örgüt sendika ise ''yandaş sendika'' İfadesinin yanına ''sarı sendika'' sözcüğü de eklenir. Sarı sendika işverenin emrine girmiş, mensuplarının menfaatleri yerine, işverenin çıkarlarını koruyan ve onların değirmenine su taşıyan yapılara denir.
Ülkemizde bu güne kadar işçi-memur pek çok ''sarı sendika'' yapılanması olmuştur. Ne acıdır ki, bu yapılanmalar bütün hızıyla devam etmektedir. Emeğin kutsiyetini hiçe sayan, emek hırsızı bu yapılar; maalesef itibar da görmektedirler.
Sosyal Güvenlik Kurumunda yaşanan bir sarı sendika örneğini burada anlatmak istiyoruz. Oldukça ibretlik bir hikaye! olduğu için, ayrıca çalışanların haklarının bir daha zayi olmaması ve pazarlamacı sözde sendikacı müsveddelerinin toplum nazarında bilinmesi için buna ihtiyaç vardır.
Türkiye'nin en büyük kamu kurumlarından birisi olan Sosyal Güvenlik Kurumu, 7 yıl önce yapılan bir kanuni düzenleme ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. İdari yapısında paydaşların temsil imkanı bulduğu Yönetim Kurulu üyeliği de yasada yerini almıştır. SGK yönetim kurulunda sosyal tarafları temsilen 5 yönetim kurulu üyesi bulunmaktadır. Bunlar sırası ile, işveren, işçi ,memur, kendi nam ve hesabına çalışanlar ve kurumdan aylık alan emeklilerin temsilcilerinden oluşur.
SGK Yönetim Kurulunun kurumla ilgili her türlü gayrimenkul - menkul alımlarından satışlarına kadar, pek çok yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle oldukça önemli bir karar organıdır.
Yönetim Kurulu yönetmelik gereği haftada bir gün Olağan toplantısını yapar. Toplantı gündemi en az bir hafta önceden yönetim kurulu üyelerine bildirilir. Ayrıca, Yönetim Kurulu üyelerine gündemle ilgili bilgi ve belgelerde dosyalar halinde verilir.
SGK Yönetim Kurulu 19.09.2012 tarihinde toplanır. Önceden belirlenen gündeme göre Kurumun İstanbul Üsküdar da bulunan Eğitim ve Sosyal Tesisi satışı görüşülecektir. Bu görüşmeye önceden bildiği halde, memurlar adına yönetim kurulu üyesi seçilen şahıs katılmaz, çünkü toplantı öncesi alel acale yıllık izine ayrılmıştır. Gündemde konuşulacak konuyu bile bile böyle bir yolu seçmiştir. Tabir-i caizse kendince ''minareye kılıfı'' uydurmuştur. Memurun bir hakkı elinden alınırken toplantıya katılıp, karşı çıkması gerekirken, toplantıdan kaçarak tam tersini yapmıştır.sözde! memur temsilcisi aslında böyle yapmaya mecbur vede mahkumdur. Aksi durumda koynunda beslendiği iktidar sahipleri ONU CEZALANDIRIRDI.... Mazaallah, sütünü keser. Beslenemez. Beslenmeden de varlığını sürdüremez. ''Yıllık izindeydim.Haberim yoktu.'' Yalanları ile işi geçiştirmek onun için en doğru çıkış yolu idi. Ancak bu yalanını, yandaşlarına, candaşlarına ve beynini bir yerlere kiraya veren üyelerine yutturabilir. Ama SGK çalışanlarına asla yutturamaz. Çünkü SGK çalışanları, yönetim kurulu üyelerinin yetkilerini de, yönetmelikleri de çok iyi bilirler.
Yönetim kurulu üyelerinin, katılamadıkları toplantılarda alınan kararlar hayata geçirilmeden itiraz hakları vardır. Bu itiraz hakklarını kullanarak alınmış olan kararın tekrar görüşülmesini sağlayarak sorumluluklarını yerine getirebilirler. Toplantıdan kaçan sözde memur temsilcisi, itiraz hakkını da kullanmayarak satışa onay vermiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun kullanmadığı ve atıl vaziyette bulunan yüzlerce gayrimenkulu bulunmasına, çoğununda elden çıkarılması için satış sıra beklemesine rağmen, neden üsküdar sosyal tesisi alel acele satılmaktadır? Tek neden, sosyal tesisin yer ve mekanın cazibesidir. Sosyal Tesis Kız kulesine 300 metre mesafede boğaza ve denize sıfır, boğazdaki köşklerle yan yana konumda. Aldığımız duyumlar, sosyal tesisin özelleştirme idaresine devri yolu ile satışının sayın Başbakanın talimatı ile gerçekleştiği, ayrıca bu hususta Çalışama Bakanının SGK yönetimine talimat verdiği yönündedir.
SGK yönetim kurulu onca gayrimenkulu dururken, 76 yatak kapasiteli Üsküdar Eğitim ve Sosyal Tesislerini memurların elinden alarak, rantiyenin hizmetine sunmuştur. Sosyal tesisin satışına karşı çıkarak şerh koyan Türk-İş Temsilcisi Sayın Salih Kılıç İle Hazine Müsteşarlığı Temsilcisi Mehmet Açıkel'i kutluyoruz. SGK çalışanları Bu onurlu davranışlarını asla unutmayacaktır. Sosyal tesislerin satışına onay veren ve bile bile toplantıya katılmayıp dolaylı destek veren omurgasız yöneticileri de asla unutmayacaktır.
Söz konusu şahıs hiç sıkılmadan şimdi kamu kurumlarında sendika genel başkanı sıfatıyla memurların haklarını savunduğunu söyleyecek... Ona inanan ve destek veren binlerce sendika üyesi bu durumu içine sindirip kabullenecek öylemi? Ne acı bir durum.... ne yaman bir çelişki Yaa Rabbi. Dileğimiz odur ki; Allah bu tip sözde sendikacıları bildiği gibi yapsın..Ayıplı sendikacıları kamu kurumlarından uzak tutsun.. AMİNNN!
Bu utanç, o sözde sendika başkanına bir ömür boyu yeter'' denildi.