Çengelköy Çınaraltı'nda bir renk

İsmail Kazdal büyüğümüz temel düşünce metodunu ''Kuran'la Birlikte Düşünmek'' üzerine bina etmiş bir fikir adamı.

Çengelköy Çınaraltı'nda bir renk
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Google News'de Takip Et

Kaç yıldan sonra nihayet bu gün dükkâna teşrif buyurdular İsmail Kazdal büyüğümüz Artık çok seyrek görüşüyoruz. Yıllar var ki uzak bir semtte, Kartal taraflarındaki Uğur Mumcu Mahallesi'nde oturuyor. İsmail Kazdal, 1935 yılında Batum'da doğmuş ve altı aylıkken geldiği Çengelköy'deki Sultan Vahideddin'in köşkünde büyümüş bir Çengelköylü. Vahidettin'in köşkü tepeden bakar öylece Dersaadete doğru. Yani oradan İstanbul görünür. Deniz ayağınızın altındadır. Bakarken öyle bir güzelce görünüyor yukardan aşağı doğru. Bir kulaçlık mesafede gibi süzülerek bakar size deniz... Boğaz harika bir ırmak gibi uzayıp gider Beykoz'a doğru. Oradan da karışır Karadeniz'e, büyük bir deniz olur... Aşağı doğru akışını Marmara'ya ulaştırır muntazam bir ritimle.

*

Allah, ona bir lütuf olarak rutubeti olmayan bir semtte ikamet etme imkânı verdiği için şükrediyor şimdi. “Salı günü döneceğim, diyor. Salı gününe kadar Çengelköy'deyim. Bir de astım oldum,” diyor, rutubetten şikâyet ederken. Ömrü buralarda geçmiş ama şimdi buraların havası yaramıyor ona. Yetmiş iki yaşına basmış bir adam. Sol kulağı epeydir ağrıyormuş, ilaç damlatmışlar, Prof"lara gidiyormuş ama “daha bir netice yok,” diyor. Prof. Dr. Harun Cansız tedavi ediyormuş şimdi. “Selamımı söyle ağabey, diyorum Harun Beye.” “Tanışıyor musunuz,” diyor bana. Evetliyorum. “Aman kulağımı elleme,” diyor, hassas ve tedirgin bir şekilde... “Dengemi bozdu yahu” diyor. Kadir Yetkin arkadaşımızla konuşurken hararetli bir konuşmanın içinde geziniyor ikisi. Kaç yıldır ikisi bir araya gelip şöyle haylice bir şekilde fikir vadisinde atışamamış anlaşılan bu iki muhterem dost... Birbirlerini özlemiş oldukları yüzlerinden, hal ve hareketlerinden belli oluyor.

 

İsmail Bey bana geleceğini haber verince ben de bu fırsattan istifade edip Küplüce'de oturan dostum Kadir Yetkin'e telefon ettim, gelsin diye. O da çabucak gelmişti. Bir hasret gidersinler, birbirlerini görsünler, iki çift laf etsinler istemiştim halisane bir niyetle. Bir defasında bir kaç arkadaş ziyarete gitmiştik o bize bir hayli uzak olan evine İsmail Kazdal Beyin. Şimdi gidemiyoruz. Biz iki arkadaş gitmek istiyoruz o da denk gelmiyor. Oturduğu mahalle bize uzak düştüğü için göze alamıyoruz. Bir araba olsa, ya bir araba olsa, deyip kendimizi avutuyoruz ancak...

 

Çengelköy sohbetleri

İsmail Kazdal büyüğümüz yıllarca Çengelköy'de Çınaraltı'nda sohbeti dinlenmiş bir fikir adamı. Yıllarca vaktini Kur"an üzerine düşünmeye vermiş, kitaplar yazmış biridir aynı zamanda. İlk kitabını Çengelköy'de bir dükkânın önünde açılan kitap tezgâhında görmüştüm. “Çağdaş Truva Atı Demokrasi” adını taşıyan bir kitap… Yazarı İsmail Kazdal. Şöyle orta boylu çelimsiz bir adam satıyordu kitapları. Tabii başka kitaplar da vardı küçük tezgâhında adamın ama nedense bu kitap kalmıştı aklımda. O zaman mı tanışmıştık, yoksa daha sonra mı tanıştık hatırlayamıyorum. Ama bir vesileyle tanışmış olduk. Ben Çamlıca Caddesinde dükkân açtıktan bir kaç yıl sonra Çengelköy'den bir grup dükkâna gelmiş hem sohbet etmiştik hem de içlerinden bazıları tıraş olmuşlardı. Dükkânımda kalfalar vardı o vakit. Yeni açılmış bir berber dükkânı. Duygulanmıştım Çengelköylülerin öyle grup halinde beni ziyaret etmeleri karşısında. O günden beri devam ediyor dostluğumuz. Kimler vardı hatırlamaya çalışayım diyorum ama zor. Ancak Davut Dalcı, Hüseyin Besli, Kasım Turhan kalmış aklımda. Öteki dostlar kimlerdi Yarabbi. Hafıza işte! Aziz dostum Yaşar Bostan o gün mü gelmişti dükkâna yoksa daha sonra mı tanışmış dost olmuştuk, o da kalmamış aklımda. Ama neticede dostlar kazanmış oldum. Önemli olan da odur herhalde. Dost kazanmak. Bir güler yüz gösterip iki laf edebilmek birbiriyle. İbrahim Açıksöz, Fatih Uzun, Nurettin Can, Musa Demirtaş, Memduh Pelit, Fikret Morgül, Aziz Öztürk. Ve bilahare dost olduklarımız, tanış olduklarımız...

 

Yaşlandıkça...

İsmail Kazdal büyüğümüzün sert bir tabiatı vardı. Yani karşımızda konuşurken sanki dilinden dökülen kelimeler kendiliğinden sert bir şekle giriyorlardı. Biraz aykırı, biraz rijit, öyle bir hava işte. Bir vesileyle bir yazımda bunu belirttiğimde, itiraz etmişti ama hâl ve hareketleri, hitap ederken ki hali öyle geliyor insana. Belki tavrının yumuşak olduğunu var sayıyor konuştuğunda veya bir meseleyi anlattığında... Yapısı itibariyle biraz kilolu olduğu için de bu imajı verebilir karşısındakine diye düşünmekteyim aslında. Ama şimdi daha yumuşak bir tavrı var gibi. Tabii yaşlanmanın da bunda payı olsa gerek. Yaş kemali bulunca daha bir duruluyor insan demek ki. Bazı yaşlılarda bunun tersi oluyor gerçi, hırçın, huysuz, inatçı oluyor bazıları. İsmail Kazdal büyüğümüzün bu gün güleç, konuşkan, zaman zaman sesini biraz daha yükselterek gülen, meseleyi daha sakin bir tonda izah eden bir hâli vardı ve tabii ki öncelikle ben sevinmiş oldum bu günkü bu değişik tavrına. Eskiden sanki daha sert mizaçlı biriydi gibi geliyor bana. Kadir arkadaşımızla hoş bir sohbette bulundular. Temel konuşmayı daha çok İmam Gazali ile İbni Rüşt üzerine yoğunlaştırdılar. Eflatun ve Aristo da araya girdiler ister istemez bu konuşmaların. Yani derinlere dalmış oldular böylece ikisi de… Onlara yakışan da böylesine derin konulardır zaten…

 

Necip Fazılla 7 yıl!

İsmail Kazdal büyüğümüz temel düşünce metodunu “Kur'an"la Birlikte Düşünmek” üzerine bina etmiş bir fikir adamı. Yıllarını bu düşünce ile süslemiş. Türk şiirinin iyi ve vazgeçilmez şairlerinden Üstat Necip Fazıl ile birlikte yedi yıl çalışmış. Büyük Doğu Dergisinin çıkmasında hizmeti olmuş. Bilahare kendisi İhya Yayınlarını kurmuş, kitaplar yayınlamış, dergi çıkarmış. Hayat o minval üzere devam ediyor. “Yaşımız yetmiş iki oldu,” diyor. Şimdilerde de İnternette www.kuranikerim.org sitesinde, “İsmail Kazdal Hoca sorularınızı cevaplıyor. Bu bölümde, daha önceden sorulmuş soruları ve cevaplarını okuyabilir, siz de aklınıza takılan sorularınızı hocamıza sorabilirsiniz.” Diyerek hizmet vermeye devam etmekte. Yani durmuyor İsmail Kazdal büyüğümüz. Zaten yıllarca düşünmeye, yorumlamaya ve yazmaya alışmış bir beyin başka ne yapabilir ki? 

 

Nihat Armağan'ı da tanımıştım

Cağaloğlu, Türbedar Sok. Aydınlar Han'daki yayınevine gitmiştim bir zamanlar, bitişik komşusu Nihat Armağan Bey ile de sohbet etmiş çayını içmiştim. Nihat Beyle o vesileyle yüz yüze tanışmış olduk. İsmail Beyle görüşüyorduk ama bir de Nihat Armağan vardı o piyasada. Onu da görmem, tanımam gerekiyordu. Bir gün Beylerbeyi"nden kalkıp Cağaloğlu'na gittim. Büyük bir ihtimalle Cuma günüdür. Uzun yıllardır Cuma günleri çalışmıyorum. Öyle bir günde Nihat Beyi ziyarete gitmiştim. Çünkü Nizamettin Kurultay arkadaşımız gidip Nihat Beyden kitap alıyordu dağıtmak için. Bir hayli sohbetten sonra ben müsaade isteyip kalkmak istediğim zaman Nihat Bey elime bir kitap paketi tutuşturmuştu. “Bu senin hakkın,” demişti bana samimi bir misafirperverlikle...

 

Kazdal'ın Serencam'ı

İsmail Kazdal büyüğümüz benim de yazmasını önerenler arasında bulunduğum Serencam adlı kendi hayatını ve çevresini anlatan bir kitabı var. Her ne kadar kitaptaki yorumlarıyla bazı dostlarını darıltmış ise de o yılları anlatan bir belge olarak tarihe kalacak kanısını taşıyorum. Anıların önemi yıllandıkça ortaya çıkıyor. Zaman geçtikçe değeri artıyor hatıraların. Çocukluğunu, ilk gençlik yıllarını,  hareketli delikanlılık yıllarını,  Çınaraltı'nda bir masanın etrafına toplanmış gençlere coşkuyla bir şeyler anlatan yıllarını Çengelköy gibi bir semtte bırakan bir insanın şimdi şu yaşında rutubeti olmayan bir semt olarak adlandırdığı ve sağlık yönünden de havasının kendisine iyi geldiğini söylediği bir diğer semt arasında saatin sarkacı gibi gidip geliyor İsmail Kazdal büyüğümüz… Ama ne kadar bu iyotlu, bu rutubetli deniz kenarındaki semt onu rahatsız etse de gene zaman zaman gelip gidecektir. Çünkü insanın ömrünün büyük bölümünün geçtiği yerler unutulmaz oluyorlar. Adeta kendilerine çağırırlar kendilerinde saklı duran hatıralarının sahiplerini. Bu böyledir, diyorum. Ve güle güle İsmail Bey büyüğümüz. Şimdilik güle güle gidiniz. Sağlık ve esenlik içinde olunuz, diyorum... Ve yolcu ediyorum gülücüklerle…

 

Haber: Nurettin Durman - Dünyabizim


Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5

Yaşam

En Çok Okunan Haberler

+4
°
C
+
-1°
Uskudar
Pazartesi, 14
Salı
+ +
Çarşamba
+ +
Perşembe
+ +
Cuma
+ +
Cumartesi
+
Pazar
+ +
7 Günlük Hava Tahmini
Üsküdar Nöbetçi Eczaneler Günlük Burç Yorumları
Üsküdar Haritası

GAZETELER

Hürriyet Dünya
Milat Sözcü
Yeni Şafak Türkiye
Takip Et :
Üsküdar 34 Feedburner
www.uskudar34.com © 2007-2022 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki içerikler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Destek ve Bilgi : [email protected]
Bu sayfa 0.03 saniyede yüklendi.

www.uskudar34.com web sitesinde yer alan tüm sayısal ve sözel içerik sadece bilgilendirme amaçlıdır. Köşe yazılarında yer alan içerik yazarların kendi görüşleri veya alıntı(kaynak gösterilerek) olup; ilgili konu hakkında uskudar34.com'un genel görüşünü yansıtmaz.

Web sayfalarımızda yer alan bilgiler ve doğrulukları tarafımızca garanti edilmemekte olup, bu bilgiler belli bir getirinin sağlanmasına yönelik olarak verilmemektedir. Bu nedenle bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı uskudar34.com sorumlu tutulamaz.

sanalbasin.com üyesidir