Mustafa Çetinkaya röportajı'nın tamamı

CHP Üsküdar İlçe Başkanı Mustafa Çetinkaya ile yapmış olduğumuz röportajımızın tüm soruları ve cevaplarını bu haberde bulabilirsiniz...

Mustafa Çetinkaya röportajı'nın tamamı
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Google News'de Takip Et
CHP Üsküdar İlçe Başkanı Mustafa Çetinkaya ile yaptığımız ve 3 bölüm halinde yayınladığımız röportajın tamamını yayınlıyoruz...

Üsküdar 34 ekibi olarak röportaja başlamadan önce CHP Üsküdar İlçe Başkanı Sayın Mustafa Çetinkaya'ya ilçe başkanlığınız hayırlı uğurlu olsun diyoruz.

Kısaca Üsküdar'lı sizi tanıyabilir mi?

Üsküdar'lı kısmende olsa beni tanıyor zannediyorum. Üsküdar'da evlendirme memurluğu yaptım, Üsküdar'da 15 yıl zabıta müdürlüğü yaptım, esnafla sokaktaki insanla beraber olduk. Ancak yinede kendimi tanıtmak isterim.

1952 yılında Malatya'nın Pötürge ilçesinde doğdum. 1967 yılında İstanbul Fatih'e taşındım. Çocukluğum ve gençliğimin bır kısmı Fatih'te geçti. Atatürk Akşam Lisesi mezunuyum. Eğitim Enstitüsünü bitirdim. Daha sonra iktisata devam ettim fakat yarım kaldı. Evliyim, 1 kız çocuk babasıyım.

Siyasete 1980 öncesi CHP'nin gençlik kollarında başladım. 1980 sonrası memur oluşumuz nedeniyle siyasetle ilişkim olmadı. Her yurttaş gibi dışarıdan takip ettim. Ancak 2009 yerel yönetim seçimlerinde o gün ilçe başkanlığı yapan arkadaşım beni partiye davet etti. Meclis üyeliği önerdi. Kabul ettim ve müracat ettik. O gün bizi kontenjan olarak değerlendirdiler, sizlerinde bildiği gibi adayımızla epeyce dolaştık. Ancak seçimi biz kazanamadık. Dolayısıyla bende meclis üyesi olamadım. Daha sonra yine arkadaşlarımın talebi doğrultusunda ilçemizde o gün bir boşluk söz konusuydu. Bu boşluğu doldurmak üzere 5 kişilik bir yönetimle atandık. 27 Aralık 2009'da kongremizi yaptık. İlçe başkanı olarak arkadaşlarımızla, yönetimimizle ve örgütümüzle çalışmaya devam ediyoruz.

CHP Üsküdar İlçe Başkanı Mustafa Çetinkaya ile yapmış olduğumuz röportajın 1.bölümü...


''Sokakta ayak izi olmayanın sandıkta gözü olmaz'' sözlerinin sahibi olarak CHP'de pekde alışık olmadığımız bir profilsiniz. Siz ve ekibinizle Üsküdar'lı Üsküdar'da nasıl bir CHP görecek?

Siyasi partilerde bir şey üretiyor. Ben siyaseti, politikayı halkı mutlu etmek için bir araç olarak görüyorum, eğer halkı mutlu etmek istiyorsanız da bir şey üretmeniz gerekiyor. Siyasi partilerde bir şey üretiyor. Peki bu ürettiklerinide gerçekleştirebilmesi için bir yerlere aktarması gerekiyor. Yani bir müşteriye bunu sunması gerekiyor. Bizimde müşterimiz seçmen. Biz bu ürettiklerimizi sokaktaki, evdeki ve kahvedeki seçmenimize götürmek zorundayız. Yani siz bunu sokağa taşımıyorsanız. Sandıktada gözünüz olmamalı. Yani kasanıza bir şey girmeyecektir o zaman. O nedenle kongrede bu sloganı kullandık. Sandıkta, sokakta ayak izi olmayanın sandıkta gözü olmasın. Bu bir atasözümüzdür. ''Tarlada ayak izi olmayanın, harmanda gözü olmasın, hasatta gözü olmasın''. Eğer siz halk için birşey yapıyorsanız, bu yaptıklarınızı mutlaka halka ulaştırmalısınız ki halktanda birşey talep edebilesiniz, alabilesiniz. Bu söz bu maksatla söylenmiştir. Bu söz doğruluğuna inandığım bir sözdür. Özellikle kadın kollarım, hanım arkadaşlarım Üsküdar'da ortalama her gün 7 sokak tarıyor. Yine biz 3 ay önce başlattık ve her Cuma günü Üsküdar İskelesi'nde çadır kuruyoruz. İskeleden geçen Üsküdar'lıyla, Üsküdar dışından gelen veya iskeleden geçen İstanbul'luyla sohbet ediyoruz ve çoğu kez eleştiri alıyoruz. Bunları not olarak alıyoruz, öneriler alıyoruz. Çünkü sonuçta bizim varlığımız, çabamız onlar için. Bu vesile ile onları da bu işin içine katıyoruz. Onların önerileri ve eleştirileri bizim için çok kıymetli. Yani sokakta olmaya çalışıyoruz, gayret ediyoruz, site toplantıları yapıyoruz. Hep sokaktayız.


İstanbul'da Kemal bey ve Gürsel beyle yakalanan değişim rüzgarı kurultayda etkisini gösterdi. Sizce bu değişim CHP'yi ve Sol'u hedefe taşır mı?

Sayın genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nu Türkiye halkı öncelikle millet vekilliği döneminde yolsuzlukların üzerine gittiğinde tanıdı. O gün merkez yönetme kurulu üyemiz sayın genel başkanımız Deniz Baykal sayın Kılıçdaroğlu'nu İstanbul'a belediye başkan adayı olarak görevlendirdi. O gün bazı aksamalarla beraber adayımız geç açıklandı. Ve İstanbul'da ciddi bir oy aldı. Örneğin Üsküdar'daki oy oranını vereyim. Üsküdar'daki belediye başkan adayımız 86 bin oy aldı. Meclisimiz 97 bin civarında bir oy aldı. Partimiz 100 bin oy aldı. Sayın genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'da 117 bin oy aldı. Biliyorsunuz sayın Mustafa Kara'da 112 bin oyla Üsküdar Belediye Başkanı oldu. Kemal Kılıçdaroğlu ki geçen Kars Susuz'a gittiğinde eski genel başkanlarımızdan Bülent Ecevit'e ''Karaoğlan'' adını takan anamız Kemal beye de ''yiğitoğlan'' dedi. Halkımız belediye başkanlığı adaylığı döneminde de millet vekili döneminde de Kemal Kılıçdaroğlu'nu sevdi. Bugünde yaptığı mitinglerde partimize genel başkan olduktan sonra gelen kitlelerde örneğin 25 Mayıs'ta ben ilçeme geldiğimde en az 40 kişi kayıt olmak için gelmişti. Bugün o ivme biraz hızını kaybeti ama inanın 5-6 tane rozetim kaldı ki yüzlerce rozet vardı önümde. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanım en erken yapılacak bir seçimde Türkiye'nin başbakanı olacak buna sonuna kadar inanıyorum. Oda sokaktaki gördüğümüz sesten, ilgiden kendini gösteriyor. CHP birinci parti olacak genel başkanımda Türkiye'nin başbakanı olacak buna inanıyorum. Yani o rüzgar daha hızlı esecek. Çünkü biliyosunuz çok kısa zamanda yıllarca gidilmeyen illeri bırakın o illerin kasabasına o illerin ilçesine gidiyor. Ben 43-44 yıldır doğduğum ilçeyle ilişkim yok. Ancak 20 gün önce Malatya'ya ordanda Pütürge'ye doğduğum ilçeye gitti. Ben şuana kadar bir siyasi liderin bir genel başkanın Pütürge'ye gittiğini duymadım. Şahit olmadım. Genel başkanım oraya gitti. Gideceği çok yer olduğunu biliyorum.


Doğruluğu hukuken ispatlanmamış bir kaset sonucu Deniz bey istifa etmek zorunda kaldı. CHP'nin Albay Dursun Çeçek'e sahip çıktığı kadar eski genel başkanına sahip çıkmadığı iddaları hakkında ne söylemek istersiniz. Sizce sayın Baykal'a vefasızlık yapıldı mı?

Bu biraz haksız bir iddia. Sayın Deniz Baykal bir telegöz, artık onun adı kaset değil. Biliyorsunuz bu ülkede bir telekulak var. Deniz Baykal'la öğrendiki bir telegözde varmış. Bu telegöz sonucu kendi siyasi anlayışı siyasete bakışı nedeniyle kendisi istifa etti. Dursun Çiçek olayına gelince yada başka bir olaya gelince CHP' kişilere sahip çıkmıyor. Hukuğa sahip çıkıyor hukuksuzluğa sahip çıkıyoruz. Örneğin madem öyle bir soru sordunuz biliyorsunuz geçen hafta bir YAŞ kararları yıllardır devam eden Ağustos'ta toplanan 2 gün kala 102 subay hakkında emekli yada halen görevde olan subay hakkında arama kararları tutuklama kararları çıkartılıyor.

- Olur mu?
- Olabilir.

- Olmalı mı?
- Olmamalı bana göre.

Ama olup olmamasını bir tarafa bırakırsak YAŞ bittikten sonra bu karar kalkıyor. Şimdi bu Ahmet olur Mehmet olur Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yurtdaşı olan herkes için kim için yapılırsa bizler bunun karşısında durmamız gerekir. Çünkü hukuk çözemeyeceği bir düğüm atıyorsa bunu attırmamak lazım. Şimdi 2 gün önce böyle bir karar alıyorsunuz. Şimdi bu hukuğun siyasallaştığını göstermiyor mu? Herhangi bir siyasi gözle bakmayalım. Çünkü hukuk hepimize lazım. İnsan yaşamında yada toplumsal yaşamda 3 şey çok önemli 1 aldığımız hava nefes, 2 hukuk, 3 sağlık inanın hukuk olmazsa bunların hiçbirinin kıymeti yok. İnsan açlığa bir kaç hafta dayanabiliyor. İşin kötü tarafıda bunlar varkende kıymeti bilinmiyor. Şu sıcakta 3 gün yatağa bağlı kalın hasta olun sağlığın ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Bir dakika burnunuz ağzınız sıkıldığını zaman nefesin ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Ama bunlar varken çok farkında değilsiniz. Hukukta böyle... Varken farkında değiliz ama olmadığı zaman inanın sağlık kadar nefes kadar önemli. Hukuk yok. Biri gelip canınıza kast ediyor. Ne yapacaksınız? Biri gelip malınıza kast ediyor ne yapacaksınız? Demek ki hukuk önemli herkese lazım nefes gibi sağlık gibi herkese lazım. Burda biz hukuğa sahip çıkıyoruz. Kişilerle işimiz yok. Ama bir hukuksuzluk varsa kadirsizlik varsa bunada birilerinin birşey demesi gerekiyor. Yoksa kişileri savunmak yada hukuğa müdahale etmek öyle bir derdimiz yok.

Genel başkanımıza gelince kadirsizlik derseniz kendisi istifasını vermiştir. Bir genel başkan adayımız çıkmıştır. Kurultayımız genel başkanımızı seçmiştir. Burda bir sahip çıkmamazlık falan yok. Ve şuana kadar da sayın eski genel başkanımız içinde hiç bir partilimiz saygısızlık etmemiştir etmezde. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu'nu biz seçmedik sevinerek söyleyeyim ki halk seçti halkta seçti. Biz oy vermeden önce sokaklarda bayram vardı. Ben kurultay delegesiyim. Ankara'dan Türkiye'yide izledim. Daha biz gidip kabinlerde oyumuzu kullanmadan önce İstanbul'da Türkiye'nin çok yerinde insanlarımız sokakta bayram ediyordu.


Sayın başkanım yıllardır CHP hakkında merakımızı celbeden bir konuyu size sormak istedik. Neden CHP Sivas, Erzurum, Amasya gibi milli mücadeleye destek veren illerde ilçelerde değilde, İzmir, Antalya, Etiler, Moda, Çankaya ve bunun gibi halk arasında sosyete olarak görülen zengin kesimlerin yaşadığı yerleden oy alıyor. Buradaki tezat sizce nedir?

Pazar günü sayın genel başkanımız Kılıçdaroğlu Erzincan'daydı. O kalabalığı gördünüz mü? 1977'de Bülent Ecevit'in kalabalıklarıydı onlar. Çoşku oydu. Yani Erzincan'da Sivas'da. Şu olabilir biz yeterince oralara gitmemiş olabiliriz. Yeterince kendimizi anlatmamış olabiliriz. Bu soruya 1 kendi açımızdan, 2 Türkiye'nin genel açısından bakmak gerekir diye düşünüyorum.

Birincisi bir eksiklikse, demek ki biz orada kendimizi yeterince anlatmamışız. Bu bizim eksikliğimiz.

İkincisi özellikle 1980'den sonra, 1980 ihtilalinden sonra sayın başbakan ağlıyor ya, ihtilalden zarar görnüş ya. İhtilal solun üzerinden geçti CHP üzerinden geçti. Kadirsizlik etmeyelim ülkücülerin üzerinden geçti. O günkü yeşil kuşağın mensubu akıncı gençlik birde türk talebe birliğinin gençleri bugün Türkiye'yi yöneten kadrolar. Hiç bir zarar görmediler. Şimdi zarar gördüler diye ağlıyorlar, ağıtlar yakıyorlar. Onu da ben kamunun takdirine bırakıyorum. Çok da bir şey söylemek istemiyorum. Solun böyle 1980'in bir vurgusu var vurgunu var. 1980'den sonra gelen sağ iktidarların özelliklede 8 yıllık bu iktidarın orda yurtdaşı sosyal devleti kaldırarak sadaka ile sadakaya yönlendirmesidir. Bunlar benim için mazeret değil. Biz yeterince kendimizi orada yeterince anlatamamışız. Bu eksiğimiz. Bu böyle bir yapıda var. İkincisi Türkiye'yi öyle bir yere getirdilerki ya ''kana'' bulaşacaksınız ya ''dine'' bulaşacaksınız. Yani yanlış anlaşılmasın malzeme yapacaksınız. Yaptılarda yapıyorlarda. Bu CHP'nin felsefesinde yok. Örneğin 2007 seçimlerinde güneydoğuda bir slogan kullanıldı ''Ya diline, ya dinine''. Şimdi siz bunları siyaset malzemesi yaparsanız siyasetin alanı biraz daralıyor. Bu gerçeğide görmek lazım. Bunlarda bu bölgelerde bol bol kullanılıyor. İşte 2007 yılında seçimlerde güneydoğuda kullanılan sloganlar ''Ya dinine oy vereceksin, ya diline oy vereceksin''. Irkı, inancı siyaset sahnesinde sürdüğünüzde biraz alanını daralıyor. Bu sebepler sonucu, tekrar ediyorum ne olursa olsun siyasetin mazereti olmamalı, evet orda demek ki daha bir eksik yapmışız az çalışmışız kendimizi anlatamamışız, bunları halka gösterememişiz, bunlar bizim eksiğimiz. Göreceksiniz önümüzdeki günlerde CHP oraylada kucaklaşacak, orayada o yurtdaşlarımızı bu hale getiren insanların yüzünü gösterecek. Bir şeye seviniyorum bende halkın için deyim. Yavuztürk'deyim, Ünalan'dayım yurtdaş birşeyleri görüyor artık ordaki bu eksiklerimizde en kısa zamanda giderilecek. Hiç kimsenin şüphesi olmasın.


12 Eylül referandumuna CHP neden ''Hayır'' diyor?

Biliyorsunuz anayasa değişikliği gündeme geldiğinde o günkü genel başkanımız sayın Deniz Baykal 2-3 maddeyi çıkartın ''Evet'' diyelim dedi. Ki Türkiye'nin gündeminde anayasa olmamasına rağmen. Türkiye siyaset tarihini irdelerseniz siyasi iktidarlar ne zaman dara düştüğünde, krizle karşı karşıya geldiğinde anayasaya doğru yöneliyor.

''Biz yapacağız fakat bu anayasa ile olmuyor'' diyorlar.

1980 öncesi 1961 anayasasına da bunlar söylendi. Hatta ''Kenan Evren bu anayasa bol geldi'' dedi. Yani burada bir samimiyetsizlik var. Önce anayasadan bahsedin daha sonra niçin hayır deniyor ona gelin. 1980 anayasası 1980 ihtilalinin yaptığı anayasa eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 16 defa tadil edilmiş. 70'e yakın maddesi değiştirilmiş. Seçmen yaşı 20'ydi, seçilme yaşı 30'du, 18 ve 25'e düştü. Tadil gördü. Anayasaya bakıyorsunuz 10'cu maddesi ne diyor; ''Kanun önünde herkes eşittir''. Yenisi ne diyor; ''Pozitif ayrımcılık, kadına, çocuğa, yaşlıya vb. bir ayrıcalık tanıyor''. Bunların çoğu zaten kanunla düzenlenmiş. Devlet memurluğu yaptığım için çok iyi biliyorum. Memura aldığı cezalardan dolayı mahkeme yolu açılıyor. Memur kınama ve uyarı cezası aldığında zaman mahkemeye gidemiyordu. Bunun yanında maaş kesilir, memuriyetten uzaklaştırma, memuriyetten çıkartma bunların hepsinden dolayı mahkeme yolu açıktı gidebiliyordu. Hatta bu uyarı ve kınamayı yargıtay bozdu. Bir içtihatla yolda açıldı.

- Şimdi bu madde Türkiye'nin ihtiyacı mı?
- Elzem mi?

İkincisi memura sendikalaşma. Bu vardı. ''İLO'' sözleşmesinden dolayı uluslararası bir sözleşmede zaten yasalarımıza girmişti. Memura toplu görüşmeydi, toplu sözleşmeydi. Peki grev var mı? Her ikisinde de yok. Bunda da yok. Şimdi sendikanız var. Hak iddia ediyorsunuz. Karşıdaki de hakkınızı vermiyor.

- Ne var silah olarak elinizde? Grev.
- Memur greve gidebiliyor mu? Hayır.

Nereye, bir hakem oluşacak.

- Kim bu? Devlet memuru.
- Kimin devlet memuru? Mevcut iktidarın atadığı adamlar.

Orası; ''Memur sendikası sen bukadar istiyorsun. Bakanlık sana bu kadar veriyor. Yav kardeşim bu.''

- Yapacak şey? Yok.

Memura ne getirdi. Bu toplu görüşmeden, toplu sözleşme. Ne getirdi? Mahsuru var mı? O da Yok. Biliyorsunuz bu anayasanın bir maddesi mecliste ''Siyasi partilerin yargılanması'' düşmüş oldu. Bu 26 madde ile beraber anayasa ataması, savcılar yüksek hakemler kurulu ataması referanduma gidiyor. Tabir yerindeyse ''hepsi güzel bir sos'' altında da toplumun geleceğine saplanan 2 madde var işte bunu için CHP ''Hayır'' diyor.

Bir ''YÖK'' var. Kamuoyunda hep bereber izliyoruz. Rektörler yani akademisyenler, bu insanlar, bu yönetim, bu iktidar hakikaten çok özgürlükçüyse? ''YÖK'' ortada. Bir YÖK başkanını değiştirdiler, atadılar. Bir rektör atanacak. Örnek veriyorum; bir profesör 213 oy alıyor, biri 190 oy alıyor ve bir başkası 43 oy alıyor. 43 oy alan kişi rektör olarak atanıyor. Kusura bakmayın yarın hakimler, savcılar, anayasa mahkemesine atanacaklar bundan çok farklı olacaklarını zannetmiyorum. Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli olur. Burada bir iyi niyet yok.

- Bu ülkenin bir anayasaya ihtiyacı var mı? Var.
- Peki anayasa sen, ben, bizim oğlanla mı yapıcağız? Hayır.

Peki anayasaya ne oldu. Hukuki tanımına, lugat tanımına girmeye hiç gerek yok. Anayasa ''Devletle vatandaş arasındaki sözleşme''dir. Yani doğmamış çocuğunda, onunda sözleşmesi. Peki nerede bu sözleşmede toplumu temsil eden kurumlar, kuruluşlar? Yok. Bu ülkenin bir anayasaya ihtiyacı var. O nedenle yoksa o günkü genel başkanımız, ''getirmeyin şunu'' demişti. Bu nedenle vede ben kişi olarak bu değişiklik Türk insanıyla ülkeye hiç bir sorun çözmeyecek onun için biz ''Doğrusu Hayır'' diyoruz. İstanbul'da sloganımız da bu ''Doğrusu Hayır''. Doğrusu bu olduğu için ''Hayır'' diyoruz. Tekrar ediyorum; Bu ülkenin çağdaş, özğürlükleri savunan, toplumun sorunlarını kucaklayan, çözmeye yönelik ülkeyi çağdaş geleceklere taşıyan bir anayasaya ihtiyaç var. Yani yazık günah ya şu halkın bütçesinden bu devletin bütçesinden halkın vergileriyle oluşmuş bu bütçeden çıkan paralara ben üzülüyorum. Bizim harcadığımız bizim için, biz gelecek seçimlere hazırlanıyoruz. Bu bizim için bir antrenman ve Türkiye halkınında sağ duyulu davranıp ''Doğrusu Hayır'' diyeceğine inanıyorum.


Başkanım burada bir ara soru sormak istiyoruz. Biraz önce YÖK'le ilgili söylediğiniz konuda şuandaki iktidar partiside daha önce şikayetçiydi. Buna benzer 3-5 konu daha var. Ama daha önce şikayetçi olan partiler iktidara geldikleri zaman bu yasaları kendi çıkarları doğrultusunda kullandıkları için değiştirme ihtiyacı duymuyorlar. Siz de biraz önce şikayetçi olduğunuzu söylediniz. CHP iktidara geldiğinde bu değişiklikleri yapacağına kesin olarak inanıyor musunuz?

Bakın sizde bir yayın yapıyorsunuz. Bu işlerde Türkiye'nin meseleleriyle günceliyle ilgilisiniz. Bugüne kadar bir siyasi partinin genel başkanı ben başbakan olursam bütçenin denetimini muhalefet partisinin liderine vericem. Diyen bir başbakan, parti lideri duydunuz mu?

- Hayır.
- İnanın bende duymadım

Bunu benim genel başkanım söylüyor. Örneğin şu bir baraj meselesi, o köşe yazarlarından, siyasi partilerin kamuoyunda tanınan isimlerini, kamuoyuna bilgi veren şahsiyetlerin çok sızlandığını hep beraber biliyoruz. Genel başkanımızda kalktı ''Gelin bunu 7'ye indirelim, bunu bir makbule çekelim'' dedi. Ne oldu?

- Demek istediğimiz buydu.

Şimdi şu var. Artık o, bu değil. Başından da dediğim gibi hukuk nefes kadar, sağlık kadar yani devletin kurumlarının sağlıklı işlemesi hepimizin faydasına, bana göre değil, toplumu geleceğe taşıyacak, toplumu mutlu edecek şekilde dizayn edilmesi, düzenlenmesi, oluşturulması gerekiyor. Ben tüm samimiyetimle söylüyorum. Genel başkanım başkanlığında oluşacak bir CHP iktidarı bunları çözecek. Bunları çözecek. Örneğin sayın başbakan memur Kemal dedi. Sayın başbakanın bu ülkede çatmadığı hiç bir kimse kalmadı. Çiftçiye çattı, işçiye çattı, doktora çattı, eczacıya çattı zaten basına hep çatıp duruyor. Bir memur kalmıştı onu da küçümsedi. Memuru küçümsedi. Bende devlet memurluğundan geliyorum. Ben o büyük küçük ülkenin en ücra köşesinde yasalar doğrultusunda halkına hizmet eden o memurların büyük küçük hepsinin ellerinden öpüyorum. Hepsinin ellerinden öpüyorum. Memurluğun ne olduğunu ben biliyorum. İmkanlarınız kısıtlıdır, sıkıntı çekersiniz, ali ağanın aldığı bir memeye sizin çocuğunuz bakar vede bu ülke içinde çocuğunuzu okutursunuz. Bir gömleğin kolunu değiştirerek, eskicilerden ikinci el elbiseler alarak hizmet ederiz. O memurların ben ellerinden öpüyorum. Bu ülkenin her memuru en az sayın başbakan kadar değerlidir, kıymetlidir. Ben merak ediyorum, çalıştıkları memurların yüzüne nasıl bakacaklar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hiç bir memuru atlantik ötesininde vapurda başkasının memurluğunu yapmaz. Ülkesinin memurluğunu yapar. Şerefiyle, namusuyla hizmet eder. Niye geldik buraya? Memur olduk biraz damarıma bastı onun için geldi. Yani burada iyi bir niyet yok. Hakikaten bu anayasa hayır getirmeyecek. Gerçekten ''Hayır'' vererekten de bir hayrı oluşturacağız.


12 Eylül'de yapılacak olan referandum CHP genel başkanının ve sizin ilk ciddi sınavınız olacak. Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz? Örgüt olarak seçime hazır mısınız?

CHP ilçe örgütü olarak sayın il başkanımında başkanlığında tüm İstanbul yapılacak her seçime heran için hazır. Şuanda bizim tüm sandıklarımız, tüm okul görevlilerimiz, kat görevlilerimiz hazır. Şimdi bu sorunuzada şöyle cevap vermek isterim. Şunu Üsküdarlıda tüm halkımızda bilmeli; Bu siyasi partilerin seçimi değil, bu 73 milyon Türkiye insanının seçimi. Burada kimse muhtar olmayacak, kimse belediye başkanı olmayaca, kimse millet vekili olmayacak. Bu halkın seçimi. Kimsenin sınavı değil. Biz sadece bu seçimde kendimizi sandıkta test edeceğiz. Sandıklarımıza ne kadar sahip çıkarsak o kadar başarılı olacağız. Çünkü geçmişte böyle bir eksikliğimiz var. Onuda söylemek istiyorum. Sandıklarımıza yeni bir model uyguluyoruz ''Üzüm salkımı modeli''. Genel başkanımın bize talimatı kılcal damar örgütlerimiz. Biz bir tek bunu test edeceğiz. Burada eksiklerimiz göreceğiz. Fazlalığımızı göreceğiz. İnşallah fazlalığımızı göreceğiz. Bunun yanında bu seçim ne CHP'nin, ne benim nede sayın genel başkanımın seçimi değil, bu bir test değil. Nüfusumuz 73 milyon hatta doğacak yavrularımızın, ana karnındaki ceninin seçimi. Bu anayasa bizim geleceğimizi belirleyecek. Türkiye vatandaşını seçiyor. Halkın seçimi bu. Dilerim ki ''Doğrusu Hayır'' diyecek.


Üsküdara tekrar dönersek, geçmişte yerel tecrübesi olan birisi olarak Ak Parti'li Üsküdar Belediyesi'nin yeni dönemdeki bir yıllık icraatlarını değerlendirebilir misiniz?

Hareket eden bir cismi, bir eşyayı, bir aracı eleştirmek kolay. Neden kolay? Hızı çok dersiniz, az dersiniz. Rantable dersiniz veya çok iyi çalışıyor dersiniz. İnanın ben Ak Parti Belediyeciliğini eleştiremiyorum. Çünkü birşey yapmıyorlar. Sizde bende Üsküdar'ı çok iyi biliyoruz. Ben Üsküdar'ın şehir mobilyalarına bakıyorum 15-20 sene önceki mobilyalar. Ki bir şehir için şehirli için hoş olmamasına rağmen bizim belediyeciler son zamanda tretuvar yerine kazık dikmeyi meziyet saydılar. Her yerdede görüyorum hiç hoş değil. Bakıyorum 10 sene 15 sene önce yapılanlar onlar bile değişmemiş boyası bile yapılmamış. Üsküdar'da Üsküdarlıyı rahatlatacak bir parkı görmüyorum. Ama bazı park açılışlarını duyuyorum, ben Üsküdar'da hizmet ettim biliyorum Üsküdar'ı. Eski park yenileniyor, adınada yeni park yaptık deniyor. İkincisi Türkiye'de belediyecilik şuana kadar 3 boyutlu geliştirildi. 1980'lerden önce belediyecilik ''fiziki belediyecilik''ti. 1980'den sonra fiziki belediyeciliğin yanına bir ''sosyal belediyecilik'' ilave edildi. Kömürler dağıtılıyor, torbalar dağıtılıyor, şu yapılıyor bu yapılıyor. Şimdi bir şey var eğer siz o yönettiğiniz kentin ekonomisini yönlendiremiyorsanız, kusura bakmayın siz belediyecilik yapmıyorsunuz. Allah aşkına Çengelköy'ün o sahil kesimleri bir iki nokta hariç 8 saat yaşayan bana bir Üsküdar sokağı söyleyebilir misiniz?

- Bu soruyuda ben size soruyorum?
- Yaşamıyor! Belli bir saatten sonra Üsküdar ölüyor.

İkincisi Capitol sinemaları hariç, plazalardaki ya da alışveriş merkezlerindeki bir iki sinema hariç, mesela şehir tiyatrosundan başka Üsküdar'da tiyatro biliyor musunuz?

Yani Üsküdar Belediyesince açılmış tiyatro yok. Üsküdar iskele meydanına gidelim bir iki tane heykelle bir şeyler göreceksiniz. Bir saat var, bir top var vs. Allah aşkına nedir onlar?

Değerli arkadaşlar kent deyince akla müze gelir, kent deyince heykel gelir. Kentler şehirler canlı organizmalardır. Bir şehrin anısı vardır, bir şehrin boşaltma sistemleri vardır, bir şehrin damarları vardır, bir şehrin akciğeri vardır, bir şehrin beynide vardır. O beyinde yerel yönetimdir. Akciğerleri parklarıdır, korularıdır. Boşaltım sistemleri kanalizasyonlarıdır. Anıları tarihi eserleridir. Şimdi Üsküdar'da Yılmaz bey döneminde bir bina vardı müze yapıldı. Gittim müzeyede benzemiyor.

- İkincisi Üsküdar'da yeşil ne kadar arttırıldı?

Allahtan mezalıklarımız ve birde Fethipaşa korumuz var. Şimdi sayın Mustafa Kara şurada bir hükümet konağı yapılıyor, Üsküdar Belediyesi'nin amblemini koymuş, belediyenin buraya katkısı nedir? Bunu yapan bakanlık belli. İkincisi bu asfalt Üsküdar Belediyesi tarafından yapılmıştır. Bakkal Mehmet atmayacak ki asfaltı! Belediye olarak sen atacaksın. O pankartı neden asıyorsun? Sayın belediye başkanımız beşeri ilişkilerinde çok iyi bir insan. Bunu burada itiraf etmek gerekiyor. Ama sayın belediye başkanım beni bağışlasın. Eğer Üsküdar'a hizmet anlamında birşey varsa, şehire hizmet anlamında birşey varsa, çokda onu göremiyorum. Belediyeyi eleştirecek bir şey bulamıyorum. Ancak Üsküdar'da olması gerekenleri söyleyebilirim. Onlarda yok.


Üsküdarlıya vermek istediğiniz son mesajınız nelerdir?

Hasbel kader Üsküdar'a hizmet etmiş, yine Üsküdar'da CHP gibi siyasi bir partide ilçe başkanlığı yapma fırsatı bulmuş bir kişi olarak Üsküdar'ın sorunlarını biliyorum. Dolayısıyla sosyal demokrat olarak biliyoruz. Üsküdar'a baktığımda Türkler İstanbul'a girmeden Türk-Kürt, Fatih Sultan Mehmet'in topları Edirnekapı, Topkapı surlarını döverken o zaman ki Üsküdarlı Türkler Çamlıca tepesinden o topların ateşini görüyordu. Yine İstanbul'da kara parçası olarak Üsküdar'a baktığımda boğazla, Marmaray'la kıyısı olan tek ilçe, Avrupa yakasını bağlayan Boğaz Köprüsü'yle bağlayan ilk ilçe, İstanbul'un iki tane terası var; Küçük Çamlıca ve Büyük Çamlıca Üsküdar'da. Tarihi eserlerine bakarsanız; Çeşmesiyle, camiisiyle, tekkesiyle, kütüphaneleriyle yüzlerce, bir birinci ordu var, Mimar Sinan'ın bir sürü eseri burada. Bir tarihi dokusu var, bir kültürü var, topoğrafik bir yapısı var, yine kısmen boğazın kenarındaki ilçelerimiz biraz iner ama Üsküdar denize dik iner. Siz Üsküdar'da ciddi bir plan yaparsanız inanın kimse kimsenin manzarasını, kimse kimsenin güneşini kesmez. Dünya'nın hiç bir yerinde böyle bir topografya yok. Üsküdar'ı sosyal demokrat bir belediye kadrosu yönettiğinde inanın Üsküdar İstanbul'un çekim merkezi olur. Çünkü Üsküdar'da bu yapı var. Camii, sinagog, kilise sırt sırta vermiş kaç kara parçası var? Ermeni mezarlığı var, yahudi mezarlığı var, müslüman mezarlığı var, ingilizlerin mezarlığı var, rum mezarlığı var, bülbül deresi var, azerilerin var böyle bir kara parçası böyle bir kent böyle bir şehir Üsküdar. Önce şehirci olarak şehre bakmasını bileceksiniz. Ona baktığımızda da şehri geleceğe taşırsınız. Bunuda sosyal demokrat kadrolar yapar. Üsküdarlılara yine acilen, referanduma giden anayasa, toplumunda, bireyinde, kurumlarında hiç bir sorununu çözmeyecek. Ve gelecektede sıkıntılar gelecek artacak. Yani bu Ülkeye hayırı olmayacak faydası olmayacak, ''Doğrusu Hayır'' diyeceklerine inanıyorum. Sevgili Üsküdarlı hemşerilerimden, doslarımdan kardeşlerimden bekliyorum.


Sayın başkanım bize bu yoğun gündeminizde ve günlerinizde bu röportajı yapma fırsatını verdiğiniz için Üsküdar 34 ekibi adına size teşekkürlerimizi sunarız.


Üsküdar 34 ekibine ben teşekkür ediyorum, Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.



İlgili Haberler
21 Ağustos 2010 Cumartesi : 3. Bölüm ''Üsküdar yeteri kadar hizmet alamıyor''
19 Ağustos 2010 Perşembe : 2. Bölüm CHP referandumda neden ''Hayır'' diyor?
17 Ağustos 2010 Salı : 1. Bölüm ''Sandıkta gözümüz var, hedef iktidar''


Üsküdar 34 - Röportaj


Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5Puan Ver 5

Politika

En Çok Okunan Haberler

+4
°
C
+
-1°
Uskudar
Pazartesi, 14
Salı
+ +
Çarşamba
+ +
Perşembe
+ +
Cuma
+ +
Cumartesi
+
Pazar
+ +
7 Günlük Hava Tahmini
Üsküdar Nöbetçi Eczaneler Günlük Burç Yorumları
Üsküdar Haritası

GAZETELER

Hürriyet Dünya
Milat Sözcü
Yeni Şafak Türkiye
Takip Et :
Üsküdar 34 Feedburner
www.uskudar34.com © 2007-2022 Tüm Hakları Saklıdır. Sitedeki içerikler kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Destek ve Bilgi : [email protected]
Bu sayfa 0.05 saniyede yüklendi.

www.uskudar34.com web sitesinde yer alan tüm sayısal ve sözel içerik sadece bilgilendirme amaçlıdır. Köşe yazılarında yer alan içerik yazarların kendi görüşleri veya alıntı(kaynak gösterilerek) olup; ilgili konu hakkında uskudar34.com'un genel görüşünü yansıtmaz.

Web sayfalarımızda yer alan bilgiler ve doğrulukları tarafımızca garanti edilmemekte olup, bu bilgiler belli bir getirinin sağlanmasına yönelik olarak verilmemektedir. Bu nedenle bu sayfalarda yer alan bilgilerdeki hatalardan, eksikliklerden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı uskudar34.com sorumlu tutulamaz.

sanalbasin.com üyesidir