Bir seçimi daha acısıyla tatlısıyla geride bıraktık. Her seçim önemli olmakla birlikte belki de Türk demokrasi tarihinin en önemli seçimi 2011 seçimleriydi.
Yeni meclisin sivil anayasayı yapacak meclis olması (inşallah) bu seçimin önemini gayet açık ortaya koyuyor. Meclisin 3'de 1'nin hukukçu olması da bu tezi aslında bir nevi pekiştiriyor.
Milletvekili sayılarının da aslında iyi olduğunu söyleyebilirim.
AK Parti 367'yi geçseydi;
Anayasayı yaparken belki yine muhalefetle görüşecekti, fakat muhalefetin bağlayıcılığı olmayacaktı. 330 u geçmiş olsaydı muhalefet yine bağlayıcı olmayacak fakat halkı yeni anayasaya ikna etmek zorunda kalacaktı. Yine bir referandum olacak yeni anayasa halka sorulacaktı.
Fakat AK Parti 330'un altında hem de sadece 4 vekille kalınca (1 de meclis başkanını sayarsak 5) mecburen muhalefetle masaya oturup anlaşmayla kalkmak zorunda kalacak.
Peki muhalefet nasıl bir tavır alacak?
Bence;
CHP'nin yeni anayasaya katabileceği şeyler olsa da yeni Anayasa'dan en fazla kazanç sağlayacak kesim AK Parti olacağı için süreci tıkamaya çalışacaklardır.
MHP'nin ise Yeni Anayasa'ya ekleyebileceği tek bir kelime olduğuna inanmıyorum. Ayıptır söylemesi o kapasitede olduklarını düşünmüyorum.
Geriye sadece bağımsızlar yani BDP kalıyor. BDP bazı haklı taleplerinin karşılanmasını isteyecektir. Bununla birlikte uç taleplerde de bulunacaktır. Fakat BDP'nin içinden bazı kimseler sinirleri zorlamak yerine sınırları korumayı tercih edecek ve yeni anayasa çalışması yapılacaktır.
Tabi bununla birlikte Tayyip ERDOĞAN'ın gönlünde (benim de gönlümde) olan bir başkanlık sistemi olayı var. Bunu da göz önüne aldığımızda;
Yeni anayasa; her şeyin içerisinde olmadığı, devlet görevlilerinin yetkilerinin ve tanımlarının yapılmadığı, daha çok genel konuları kapsayan, daha özgürlükçü, daha yerel, daha adil, daha sivil bir anayasa olacak gibi görünüyor.
Tabi bunların hepsi benim ön görüm.
Gelelim bu seçimin bence en önemli kısmına...
Bu seçim Türkiye'de algıların değişti, ideolojilerin çöpe atıldığı, hizmetin ön plana çıktığı bir seçim oldu.
Bundan sonra iktidara gelecek olan parti adı her ne olursa olsun hizmet etmek zorunda kalacak. Artık kuru bir ''laiklik'', ''milliyetçilik'', ''ülkücülük'' davasıyla oy alınamayacak. Nihayet bunun farkına CHP ve MHP de vardı.
CHP ''Herkes için CHP'' söylemiyle ve meydanlarda, atatürkçü söylemler yerine daha sosyal olan her ''aileye sigortası'', ''600 TL maaş'' ve ''askerlik'' söylemleriyle ideolojik seçim propagandasından sıyrıldı.
MHP ise miting meydanlarında AK Parti'ye sataşmanın yanı sıra sadece püskevit krizine neden olan ''hilal kart'' ı ön plana attı.
Fakat halk Demirel vaatlerine değil gördüğü hizmetlere oy verdi. Bundan sonra da gelen her hangi bir iktidar ola ki hizmet etmez, işte o zaman halkın tokadı ensesine iner.
Son olarak bu seçimle ilgili bir kaç şeyden bahsedeyim.
AK Parti'nin %49'u geçeceğinden emindim fakat %51 istiyordum. Kısmet olmadı.
Bu seçim gösterdi ki Türkiye'deki en yüksek sol oyu %30 (25,5'i türk, 4,5'i kürt)
İdeoloji partileri sadece teşkilatları kadar oy aldı. Vatandaş oy vermedi. (Saadet, TKP, BBP vs)
İlk kez yine bu seçimde aşiretler yıkıldı. Aşiretteki kişiler ağalarından farklı oy verdi. 21. yy derebeylik sistemi de böylelikle yıkılmış oldu. :)
Beni şaşırtan şeylerden biri de Demokrat Parti'nin seçimlere girmiş olması oldu. Demirel'in bile ümidini kestiği DP gidip Haydar BAŞ'la ittifak yaptı :). Hele ki Üsküdar'daki o uzun boylu çocuğu hiç bir istanbullunun unutabileceğini sanmıyorum :)
Beni en çok şaşırtan ise HAS Parti'nin Saadet'in altında oy almış olması oldu. Ne yalan söyleyeyim %4'ü zorlarlar diye bekliyordum. O kadar kavganın toplasan %2 bile etmiyor olması çok garip oldu.
Bu seçimde yine ilk kez CHP'yi gerçekten de saha çalışmasında gördüm. Seçmenlerinin kapısına kadar giden bir CHP! Bir dönem şalvarlıları mitinglere almayan CHP'den seçmenin kapısını çalan CHP'ye... Gerçekten de büyük değişim.
Neyse daha fazla uzatmayayım. Acısıyla tatlısıyla bir seçim daha geri de kaldı. İnşallah bu seçim tüm Türkiye için hayırlı olur. Birlik ve kardeşliğimiz hiç bozulmaz...
Selam ve dua ile...
Not: Bundan sonra yazılarımız haftalık rutininde devam edecektir. Her pazartesi görüşmek dileğiyle ;)
Hacı Bekir ALTUNTEL
